Yazan: Umay Özgül
İlk kez 1896 yılında Atina’da gerçekleşen modern Olimpiyat Oyunları 4 yılda bir gerçekleşmeye devam ediyor. Daha önce 1900 ve 1924 yıllarında da Olimpiyat Oyunları’na ev sahipliği yapan Fransa, 3. kez bu yıl ev sahibi oldu.
Oyunların büyük bir çoğunluğu Paris ve çevresinde yer alan 26 arena ve parkurda gerçekleşirken, 10 spor arenası/alanı ise Marsilya, Bordeaux, Nice, Lille, Nantes, St-Etienne, Lyon ve Pasifik Okyanusu’nda yer alan Fransız Polinezyası’nın en büyük adası olan Tahiti’de yer aldı.
206 ülke/komiteden 10.000’e yakın sporcunun katıldığı ve 32 spordan oluşan bu büyük organizasyonun açılış seremonisi 26 Temmuz 2024 tarihinde gerçekleşti. Dünya gündeminde oldukça ses getiren bu açılış seremonisi hakkında detaylı bilgileri siz Pervaz okuyucuları ile paylaşmak istiyorum.
2024 Paris Olimpiyatları Açılış Seremonisi’nin en önemli özelliği, tarihte ilk kez bir stadyumun içinde değil, şehrin tamamında gerçekleşmesi ve Seine Nehri kıyısı/köprüleri boyunca 300.000’den fazla kişinin, yani şimdiye kadarki en fazla insanın, canlı olarak izlediği açılış seremonisi olmasıdır. Böylelikle dünyanın en büyük açıkhava gösterisi özelliğini de kazanıyor.
26 Temmuz akşamı, Fransa saati ile 19.30’da başlayan açılış seremonisi 10 bölümden oluşuyor: Ça Ira (İyi olacak/Her şey yoluna girecek), Synchronicité (Eşzamanlılık), Liberté (Özgürlük), Egalité (Eşitlik), Fraternité (Kardeşlik/Birlik), Sororité (Kız Kardeşlik), Sportivité (Spor aktivitesi), Solidarité (Dayanışma), Eternité (Sonsuzluk) ve Solennité (Resmiyet/Ciddiyet).
Tüm bu bölümleri tek tek ele almadan önce bahsetmem gereken ana karakterimiz: Orta Çağ’ı andıran kostümüyle maskeli, gizemli bir adam. Dış görünüşüyle ve şehir boyunca yaptığı parkuruyla bize “Assassin’s Creed Unity” oyunundan Arno Dorian’ı hatırlatıyor. Ubisoft tarafından 2014’de yayınlanan Assassine Creed Franchise’ın bir parçası ve hikaye Paris’te, Fransız devrimi zamanı 1789-1794 yılları arasında geçiyor. Bu oyun, karakterin Paris binalarında parkur yaparak bazı görevleri tamamlamaya çalıştığı bir macera oyunu.
Peki bunun Paris 2024 Olimpiyat Oyunları ile ne ilgisi var? Oyunun sahibi olan fransız şirket Ubisoft, dünyanın 3. en büyük video oyunu şirketi. En popüler oyunlarından biri olan “Assassin Creed Unity” Fransa’da yer aldığından dolayı Fransız tarihi ve günümüzde de aynı şekilde korunan binaları üzerine merak uyandırıyor, bilgi veriyor. Fransa adına medyada önemli bir sembol haline gelmiş.
Açılış seremonisi boyunca sanki bir video oyunundaymışız gibi animasyonlarla desteklenen görüntülerle bu maskeli adamı takip ediyoruz. Damlarda koşuyor, dükkanlara, otellere, tiyatro salonlarına ve kütüphanelere giriyor. Seremoninin sonuna kadar Paris’in tarihi yapılarını, moda ve gastronomisini bu adamla keşfediyoruz. Tüm bu yolculuk boyunca modern Olimpiyat tarihinin başlangıcı Atina’dan Paris’e getirdiği Olimpiyat ateşi meşalesini taşıyor.
“Ça Ira” bölümüne başlamadan önce bu gizemli adamı Paris Catacombes’dan (Paris Yeraltı Mezarlarından) şehrin yer altı sularına ve ardından bir kayıkta Seine Nehri’ne çıkışını görüyoruz.
Yer yüzüne çıktığımızda ilk olarak Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Uluslararası Olimpiyat Komitesi’nin 9. ve son Başkanı Thomas Bach bizi selamlıyor. Kendisi aynı zamanda eski Olimpik Alman eskrimcidir.
Alfabetik sırasıyla Olimpiyat Oyunları’na katılan 206 ülkenin her biri yaklaşık 100 tekne ile Seine Nehri boyunca süren geçişine başlıyor. 8. bölüm olan “Solidarité”ye kadar ülkelerin geçidi sürerken bizleri birçok sürpriz bekliyor!
İlk olarak Seine Nehri kıyısındaki altın renkle kaplı merdivenlerde Lady Gaga’yı görüyoruz. Dansçılar ve orkestra eşliğinde Zizi Jeanmaire’in “Mon truc en plumes” şarkısını seslendiriyor.
2020 yılında 96 yaşında hayatını kaybeden Jeanmaire, şarkıyı 1965 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nde yayınlanan The Ed Sullivan Show’un bir bölümünde seslendirmiş ve Gaga, şarkıyı seslendirirken aynı estetiği, kostümü ve vokal tonlamasını yansıtıyor. Normalde canlı olarak çıkması gereken saatte sağanak yağış ihtimali olduğundan aynı günün sabahından çekilmiş görüntüsü ekranlardan izletiliyor.
15 nisan 2019’daki yangınından beri tadilat aşamasında olan Notre Dame Katedrali’nin üstündeki dansçıları izliyoruz. Sanki şantiyede çalışıyorlar gibi işçi kostümleriyle katedralin tepesinde dans ediyorlar.
Gizemli adam bu gösteriyi bir binanın çatısından izliyor ve ardından damlarda koşmaya devam ediyor. Dükkanlara, otellere, restoranlara, müzelere, tiyatro salonlarına ve kütüphanelere giriyor. Madende nasıl yapıldığını izlediğimiz Paris 2024 olimpiyat madalyalarının Louis Vuitton valizlerinde taşındığını görüyoruz. Bu esnada Pont Neuf köprüsü ve nehir kıyısı tamamen dansçılarla kaplanmış şekilde.
Fotoğrafta da gördüğünüz gibi “Liberté” (özgürlük) yazısı Eugène Delacroix’nın “La Liberté guidant le peuple” tablosuna benzer bir görüntünün üstünde yer alıyor. Bu sahne aslında gizemli adamın damından girdiği bir tiyatro salonundaki oyuncuların provasından bir görüntü. Bu görüntü için çekilen klip benim en sevdiğim kısımlardan biri.
Arkada yer alan 14. yüzyıl kraliyet sarayı Conciergerie’nin pencerelerinden birine kameranın zoom yapmasının ardından gerçek binaya ışınlanıyoruz.
Fransız Devrimi esnasında “vatan hainliği” ile suçlanarak giyotinle idam edilmesiyle (1793) tanıdığımız Fransa Kraliçesi Marie-Antionnete rolünde, elinde kesilmiş kafasını tutarken konuşan performans sanatçısını görüyoruz.
Kameranın geri zoom yapmasıyla Consiergerie saray binasında fransız ağır metal grubu olan Gojira’nın konseri başlıyor. Binanın tamamında, pencere ve balkonlarda grubun müzisyenleri yer alıyor.
Alevlerle ve kırmızı dumanlarla büyüleyici bir konser. Hemen ardından mezzo-soprano Marina Viotti, eşsiz sesiyle Carmen’in “Habanera” operasını seslendiriyor. Aynı zamanda Paris’in tarihi devlet kütüphanesinden sahneler görüyoruz. LGBTQ+’yı temsil eden 3 gencin rengarenk elbiseleri ve fransız edebiyatının önemli kitaplarından görüntülerle aralarında oluşan ilişkiyi izliyoruz.
Fransa’da önemli devlet törenlerinde ve resmi etkinliklerde görev alan, aynı zamanda güvenliği sağlayan askeri birlik olan “Garde républicaine de Paris”in bando ekibi Pont des Arts köprüsünün üzerinde yürüyor. Gizemli adamın meşalesiyle yaktığı havai fişeklerin ardından Aya Nakamura dansçılarıyla aynı köprüye çıkış yapıyor. Son yılların Pop ve modern Hip Hop alanında en çok ses getiren şarkıcılarından biri. Mali doğumlu fransız şarkıcı, dünyanın dört bir yanında tüm gece kulüplerinin gözdesi olan “Pookie” ve “Djadja” şarkılarını bando ekibiyle beraber seslendiriyor.
Geleneksel asker töreni ile modern fransız Hip Hop’ının birleştiği enterasan bir görüntü ortaya çıkıyor.
Kıbrıs’ın teknesiyle geçişini yaptığı esnada başlayan bu kısımda, onlarca ülkenin daha geçişini tamamlamasının ardından gizemli adamı takip etmeye devam ediyoruz. Eskiden tren garı olan, şimdi ise Orsay müzesi olarak bildiğimiz binanın üst katına çıkıyor. Burası, müzenin sinema tarihi üzerine düzenlenmiş olan kısmı.
Lumière kardeşler, 28 aralık 1895 tarihinde Le Salon Indien du Grand Café’de, tarihteki ilk sinema gösterimini yapıyor: “L’Arrivée d’un train en gare de Ciotat” (Bir Trenin La Ciotat Garına Varışı). Bu filmin gösterime sunulduğu gün, izleyicilerin onlara doğru yaklaşan perdedeki trenden korktuğu ve etrafa kaçıştıkları söylenir. Seremoninin bu sahnesinde, bu olaya ithafen tren perdeyi yırtarak gizemli adamın üstüne geliyor 🙂
Bu yırtıktan içeri giren adamımız, Fransız edebiyatının ve sinema dünyasının en önemli eserlerinden biri olan Küçük Prens’in dünyasına bir yolculuğa çıkıyor. Ardından sualtı aracında hepimizin bildiği Çılgın Hırsız animasyonundaki Minyonlar’ı görüyoruz. Paris’i turizm merkezi haline getiren yerlerden biri de Louvre müzesi ve tabii ki Mona Lisa. 1911 yılında çalınan ve 2 yıl kaybolan Leonardo da Vinci’nin Mona Lisa tablosu, geçmişten günümüze birçok saldırıya ve hırsızlık girişimlerine uğradı. Bu sahnede Minyonlar ile bunun hakkında komik bir animasyon klibi izliyoruz.
Ülkelerin geçiti nehir boyunca devam ederken kıyı şeridinde 1700’lerden 2000’lere kadar önemli fransız kadınların büstleri belirmeye başlıyor. Düşünür, gazeteci, politikacı, aktivist, sporcu, sinemacı, yazar…
Gördüğümüz isimlerden bazı örnekler: Alice Milliat, Gisele Halimi, Paulette Nardal, Louise Michel, Alice Guy, Simone Veil…
Bu kısım, isminden de anlaşıldığı üzere, dünya çapından önemli kadınlar ve feminizm üzerine. Aynı zamanda Olimpiyat tarihinde ilk kez kadın ve erkek sporcuların sayısının eşit olması, Paris 2024 Olimpiyatları’nın en önemli yenilikleriden biri.
Ülkelerin teknelerini görmeye devam ederken artistik bisikletçilerin de Seine Nehri üzerindeki platformlarda şovları bu geçite eşlik ediyor.
Artık hava tamamen kararmak üzere ve en çok tartışmaya yol açan sahne burada başlıyor: Podyum üzerinde Trans ve Queer modacı, model ve dansçılardan oluşan, üzerinde fransız kültür ve tarihinin izlerini taşıyan bir defile. Kıyafetlerin hepsi bambaşka tarz ve renklerle inanılmaz bir görsel şölen oluşturuyor.
Ancak dünya geneldinde homofobik ve muhafazakar kesimler tarafından çok tepki aldı. Léonard da Vinci’nin “Son Akşam Yemeği” tablosuna benzetildiğinden Hristiyanlığın değerleriyle dalga geçildiği düşünüldü.
Sonrasında bu sahnenin sanat yönetmeni Thomas Jolly tarafından asla böyle bir algı yaratılmak istenmediği ve aslında Jan van Dijlert’in tablosu “The Feast of The Gods”dan esinlenildiği açıklandı.
Bu sahnede en çok tepki alanlardan biri de “Nu” (Çıplak) şarkısını seslendiren Philippe Katerine. Tamamen maviye boyanmış ve neredeyse çıplak olan bu sanatçı doğa ile insan ilişkisini vurgulayan Yunan Şarap Tanrısı Dionisos’u temsil ediyordu ancak dünya genelinde din adamları tarafından bambaşka yerlere çekildi. Bazı insanlar ise Smirf (Şirinler)’e benzetti, dalga konusu oldu.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, gösteriyi “tüm Hristiyanlara karşı bir ahlaksızlık” olarak nitelendirdi ve Papa ile görüşeceğini belirtti. Ardından 1 Ağustos 2024’de Erdoğan, Katolik Hristiyanların Ruhani Lideri ve Vatikan Devlet Başkanı Papa Fransuva ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ifade özgürlüğü ve hoşgörü kisvesi altında insanlık onurunun ayaklar altına alındığını, dinî ve ahlaki değerlerle alay edildiğini, bunun Hristiyan dünyası kadar Müslümanları da rencide ettiğini, bunlara karşı birlikte ses yükseltmenin ve ortak tutum sergilemenin gerektiğine inandığını söyledi. (TC İletişim Bakanlığı)
Tam bu defile esnasında şiddetli bir yağmur başlıyor ve teknik olarak işleri ne kadar zorlaştırsa da romantizmin başkenti Paris, yağmurlarıyla da meşhur olduğundan güzel bir zamanlama olduğunu söyleyebiliriz.
Türkiye’nin bulunduğu teknenin de yer aldığı bu 7. kısım ile 206 ülkenin geçiti son buldu.
Ancak başarıyla son buldu denemez. Güney Kore, geçişi esnasında Kuzey Kore‘yi (resmi adıyla “Demokratik Kore Halk Cumhuriyeti”) temsil ediyormuş gibi yanlış tanıtıldı. Bu hata hem Fransızca hem de İngilizce yapılan anonslarda gerçekleşti. Bu büyük fiyaskonun ardından Uluslararası Olimpiyat Komite Başkanı Thomas Bach, Güney Kore Cumhurbaşkanı Yoon Suk Yeol ile yaptığı telefon görüşmesinde bunun affedilemez olduğunu söyleyip özür diledi, ileride böyle bir hata yapılmaması için gerekli önlemlerin alınacağını ekledi.
Göz alıcı ışıkların altında büyüleyici makyajlarıyla Drag Queen’ler ve Trans dansçılar ile şov devam etti. Seine Nehri’nin üstündeki ışıklı platformda rengarenk kostümleriyle techno müzik eşliğinde dans eden onlarca dansçının ardından aniden her şey sakinliğe bürünüyor.
Karanlığın içinde Seine Nehri’nin ortasında, üzerinden alevler çıkan bir kuyruklu piyano eşliğinde Juliette Armanet’nin sesinden John Lennon’ın “Imagine” şarkısını dinliyoruz.
Şarkının sonunda “we stand and call for peace” (barışı destekliyor ve çağırıyoruz) ve “ensemble, unis pour la paix” (hep birlikte, barış için) yazısı ekrana çıkıyor. Seremoninin en çok ilgi ve beğeni toplayan kısmının bu olduğu söylenebilir.
Tüm Paris şehrini gezip Fransa’nın kültür, tarih, moda ve gastronomisi alanında keşfimizi tamamladıktan sonra gizemli adam; Olimpiyat meşalesi ve Olimpiyat bayrağıyla gümüş, mekanik bir atın üstünde tüm ülkelerin tamamladığı Seine Nehri boyunca süren yolculuğu tamamlıyor ve teslimi gerçekleştiriyor.
Eiffel Kulesi’nin önünde gönüllülerin taşıdığı tüm ülke bayraklarıyla bayrak seremonisi gerçekleşiyor. Seremoni boyunca ilk kez Eiffel Kulesi’nin tamamını görüyoruz ve havai fişek gösterisi oluyor.
Rafael Nadal, Serena Williams ve Carl Lewis gibi uluslararası sporcularla elden ele dolaşan Olimpiyat meşalesi, hayatta olan en yaşlı fransız olimpik sporcu Charles Coste’dan, Marie-Jo Pérec ve Teddy Riner’ye teslim edildi ve bu Fransız judocu ve emekli atlet tarafından Olimpiyat ateşi yakıldı.
Olimpiyat ateşi kazanı, bir sıcak hava balonu şeklinde tasarlanmıştı. Bu tasarım, 1783’te iki Fransız mucit tarafından gerçekleştirilen dünyanın ilk hidrojenle dolu balon uçuşuna bir saygı duruşu niteliğindeydi. Kazan, yaklaşık 30 metre yüksekliğinde ve 22 metre genişliğinde bir balon, üzerinde 7 metre çapında bir ateş halkası bulunuyor.
Ateşin yakılmasının ardından resmi olarak 2024 Paris Olimpiyatları başladı. 11 Ağustos akşamı Olimpiyat oyunları bitene kadar bu şekilde yanmaya devam etti.
Bu son kısım, isminden de anlaşıldığı üzere resmi konuşmaların yapıldığı ve seremoninin şimdiye kadarki bölümlerinin aksine ciddiyetin hakim olduğu bir bölüm. Ülke bayraklarının tamamının dizildiği, Dünya Olimpiyat Komitesi’nden ve Fransa’nın yetkililerinden insanların konuşma yaptığı, en sonunda yüzlerce kişilik koro ve orkestra eşliğinde Olimpiyat bayrağının ters asılmış şekilde gökyüzüne yükseldiği bir son. Evet yanlış okumadınız. Fransız jandarmasında görevli bir binici tarafından Trocadéro’da bayrak tören alanına getirilen bayrak, asılırken yanlış pozisyonda kaldı. Olimpiyat halkalarının yerleşimi ters olacak şekilde dikildiği bu hata, törenin geneli itibarıyla dikkat çeken bir an oldu. Yağmur altında geçen açılış töreninin sonlarına doğru bu hata fark edildi.
Biz, Dünya’nın dört bir yanından izleyiciler, her şey bitti sanarken ansızın Eiffel Kulesi’nin tepesinden tüylerimizi diken diken eden sesiyle Céline Dion’u duyuyoruz. Yağmurun altında, bir piyano eşliğinde Edith Piaf’ın “L’hyme à l’amour” şarkısını seslendiriyor.
Tüm dünyada aynı anda yayınlanan ve tüm dünyanın içinde bulunduğu, birçok tartışmaya yol açan, dünyanın en büyük açıkhava gösterisi bu şekilde son buluyor. Sosyal medyada dolaşan her türlü kötü eleştiriye ve zor hava şartlarında seremoni boyunca yaşanan aksiliklere rağmen ben kişisel olarak çok beğendiğimi ve kesinlikle 2024 yılına uygun, yenilikçi, açık fikirli ve büyüleyici bulduğumu eklemek isterim. Tarihten günümüze moda, sinema, edebiyat, gastronomi ve mimari alanda dünyanın başkenti kabul edebileceğimiz Paris, ancak bu kadar doğru bir şekilde yansıtılabilirdi. Şehir merkezinin adeta müze gibi olduğu bir yerde, arenanın içine sıkışmanın tercih edilmemesi ve Seine Nehri ile çevresinin geçit yolu olarak kullanılması çok akıllıca olmuş.
Bir sonraki Olimpiyat Oyunları 2028’de Los Angeles’da, Hollywood’un başkentinde olacağından beni heyecanlandırıyor. Orada olacak olan gösterileri de sabırsızlıkla bekliyorum.
Paris 2024 Olimpiyat Oyunları açılış seremonisinin tamamını buradan izleyebilir ve bu resmi hesaptan daha çok görüntüye ulaşabilirsiniz.
Nice barışçıl ve özgür Olimpiyatlar’a…