Yazan : Ceren Coşkun

Her köşesi başka bir dünya olan İstanbul, binlerce yıllık tarihi boyunca farklı medeniyetlerin kavşağında yer almış, bu zengin geçmişi mimarisine de yansıtmıştır. Şehir, Bizans’tan Osmanlı’ya, Tanzimat’tan Cumhuriyet dönemine kadar pek çok kültürel ve estetik akımın etkisiyle şekillenmiştir.

Ayasofya’nın görkeminden Boğaziçi’ni süsleyen yalılarına, Art Nouveau apartmanlardan çağdaş gökdelenlere kadar, İstanbul’un mimarisi, hem Doğu hem de Batı’nın izlerini taşıyan bir mozaik sunar. Bu çok katmanlı yapı, şehri adeta yaşayan bir müze haline getirir. Bu müzenin de her sokağında sıkışıp kalmış, karşılaştığımızda da bizi her seferinde etkilemeyi başaran apartmanları bulunmakta. Gelin Istanbul’u Istanbul yapan bu apartmanlar tarihleri ve mimarlarıyla daha yakından öğrenelim.

Art Nouveau Apartmanlar: 20. yüzyılın başları

Art Nouveau akımı, zarif kıvrımlar, organik formlar ve doğal motiflerle dikkat çeken bir akım olarak karşımıza çıkmaktadır. İstanbul’da özellikle Beyoğlu ve Galata civarında bu tarz apartmanlar yaygın olmaktadır. Cephelerdeki ayrıntılı süslemeler, balkon korkulukları ve kapı detayları bu akımın belirgin unsurlarındandır.

°Botter Apartmanı

Botter Apartmanı, İstanbul’un Beyoğlu semtinde, İstiklal Caddesi üzerinde bulunan ikonik bir yapıdır. 1903 yılında ünlü İtalyan mimar Giulio Mongeri tarafından tasarlanmıştır. Bu bina özel olarak II. Abdülhamid Dönemi’nde sarayın resmi terzisi ve modacısı olan Hollanda uyruklu Maison Jean Botter için yaptırılmıştır.

Botter Apartmanı'nin cephesi, dönemin Art Nouveau tarzını karakterize eden kıvrımlı hatlar ve dekoratif motiflerle süslenmiştir. Özellikle demir balkon korkulukları ve çiçek desenli süslemeler, binanın zarif görünümünü pekiştirir.

Günümüzde bu bina Istanbul Büyükşehir Belediyesinin yürüttüğükapsamlı bir restorasyon projesi ile “Casa Botter” adlı sanat merkezine dönüştürülmüştür. 9 katlı olan bu sanat merkezinde böylece misafirler içerideki sanat sergilerinin yani sıra apartmanın mimarisini de eylemsel olarak deneyimleme fırsatı bulmuştur.

°Mısır Apartmanı

Mısır Apartmanı, Osmanlı döneminde yaşamış Ermeni mimar Hovsep Aznavur tarafından tasarlanmıştır. Bu eser için, “Dışı ayrı içi ayrı bir apartman.” ifadesi kullanılır çünkü mimarisi Batı tarzı olmasına rağmen, adı ve içinde yaşananlar Doğu’ya özgündür.

Bu apartmanı diğer art Nouveau binalardan ayıran en belirgin farkı aslında içinde yıllardan beri oturmuş ünlü isimlerdir. Bu isimlerden bazıları; Yahya Kemal Beyatlı, Mehmet Akif Ersoy, Müfide Ferit Tek, Cemal Süreya’dir.

Yapı, Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemleri ile Cumhuriyet’in ilk yılları arasında, İstanbul’un hızla modernleştiği bir dönemde inşa edilmiştir. Bu dönemde şehirdeki birçok yapı Batı tarzı etkileri taşımaktadır ve Mısır Apartmanı, bu modernleşme sürecinin önemli bir örneğidir.

°Frej Apartmanı

Frej Apartmanı’nin mimarı İtalyan asıllı Alexandre Vallaury’dir. Vallaury, 19. yüzyıl sonu ve 20. yüzyıl başında İstanbul’da birçok önemli yapı tasarlamış, Osmanlı İmparatorluğu’nun Batı tarzı mimariyle buluşmasında önemli bir rol oynamıştır. Frej Apartmanı da onun zarif ve detaylara önem veren mimari yaklaşımını yansıtan eserlerden biridir.

Art Deco Apartmanlar: 1920-1940 yılları arası

°Cercle d’Orient

Cercle d’Orient (Büyük Kulüp), İstanbul’un İstiklal Caddesi üzerinde, 1883 yılında açılan tarihi bir yapıdır. İlk olarak Abraham Paşa tarafından konut olarak yaptırılmış ve Alexandre Vallaury tarafından tasarlanmıştır. İstiklal Caddesi’nin en geniş cepheli binasıdır.

Büyük Kulüp 1882’de Alfred Sandison’ın girişimleriyle kuruldu ve Cercle a’Pera adıyla faaliyet gösterdi. Aynı yıl Cercle d’Orient adı benimsendi.

°Karakoy Palas

Karaköy Palas binası, İstanbul’un Karaköy semtinde yer alan tarihi bir yapıdır. 1913 yılında, ünlü Fransız mimar Jules de la Roche tarafından tasarlanmış ve inşa edilmiştir.

Yapı, dönemin Art Deco tarzında olup, zarif süslemeleri ve detaylı taş işçiliği ile dikkat çeker. Karaköy Palas, İstanbul’un kozmopolit geçmişinin bir parçası olarak, tarihi ve kültürel miras açısından önemli bir yere sahiptir. Ayrıca, şehrin modernleşme sürecinde önemli bir yapı olarak kabul edilir.

Modernist Apartmanlar: 1940-1970 yılları arası

Modern mimari, 20. yüzyılın başlarında ortaya çıkan ve geleneksel süslemeleri reddeden, işlevselliği ve sadeliği ön plana çıkaran bir mimari akımdır. Bu tarz, yeni inşaat teknolojilerinin (çelik, betonarme, cam) kullanılmasına dayanır ve genellikle düz hatlar, açık planlı iç mekanlar ve minimal süslemelerle karakterizedir. “Form, işlevi takip eder” prensibiyle şekillenen modern mimari, binaların estetikten çok işlevselliğine odaklanır. Yazımızın bu kısmında da ünlü modernist mimarımız Maruf Önal’in iki adet rasyonel mimari çalışma örneğini inceleyeceğiz.

°Ar Apartmanı

Ar Apartmanı, Maruf Önal’ın modernist ve rasyonalist mimari anlayışını yansıtan önemli bir yapıdır. 1960 yılında İstanbul’un Balmumcu semtinde inşa edilen bu bina, bitişik iki bloktan oluşur. Maruf Önal, bu yapıda geniş ve ferah giriş koridorları gibi o dönemin modernist mimarisinin karakteristik özelliklerini ustalıkla kullanmıştır. Apartman, mimarın hem profesyonel hem de kişisel yaşamıyla yakından bağlantılıdır; zira kendisi de burada ikamet etmiş ve kapı zilinde halen ismi bulunmaktadır. Bu yapı, modern Türk mimarisinin önemli örneklerinden biri olarak kabul edilmektedir.

°Dr. Fahrettin Belen Evi

Dr. Belen Evi, İstanbul’un Taksim semtinde yer alan ve 1950’lerde mimar Maruf Önal tarafından inşa edilmiş modernist bir konuttur. Bu yapı, mimarlıkta sade ve işlevsel çizgilerin ön planda olduğu dönemin karakteristik özelliklerini yansıtır. Yapının tasarımında kullanılan yatay pencereler, betonarme strüktürü ve düz çatısı, dönemin modernist yaklaşımını simgeler. Hem estetik hem de işlevsel açıdan öne çıkan bu bina, şehir merkezindeki konumu nedeniyle kentsel yaşamla iç içe, modern bir yaşam alanı sunar. Dr. Belen Evi, İstanbul’daki modernist mimarlık akımının önemli örneklerinden biri olarak kabul edilir.